İstanbul, yazı çizi ile uğraşan her insanın kaleminin ucuna konmuştur. Her ne şekilde olursa olsun illede kendinden bahsettirir. Bende bir vakitler kendimce O'nun hakkında şiirler karalamıştım. Denemelerimden iki eski yaprak...
İstanbul
Benim şehrim sensin
Kürkçü dükkanım sen
Sevgilim sen.
Işıklarına hayran olduğum
Seyretmeyi sevdiğim şehir sensin.
Benim varlığımı duyuyor musun?
Kaç Zeynep arşınlıyor
Sokaklarını, caddelerini…
Denizini kaç seven göz seyrediyor
Kaç genç kız yüreği çarpıyor
Kaç sevda büyüyor üzerinde
Kaç gözyaşı besliyor sularını
Kışlarında kaç çocuk titriyor!
Haberin yok!..
2005
İSTANBUL
En kötü kokular arasında
Hala masum pırıltılara sahip
Bir çocuk
İstanbul
Mevsimsiz rüzgarların
Çamurlu kırlarını okşadığı
Sonbahar yaprakları serçelerinin
Dal dal cıvıldadığı
Bütün gün yağmurlarında
Gezdiğim, koştuğum,
Yol kenarı sularıyla
Cıp cıp oynadığım şehir
İstanbul
Burnu büyük semtlerinde
Yırtık çizmelerimin toz attığı
Selpakçı çocukları
El ele sahil aşıkları
Cici kafeleriyle
Masalım İstanbul
Viraneleri
Sarhoşları
Evsizleri ile
Acıdığım İstanbul!
Bozacıların
Binalar arasında
Bir başka yankılanan sesiyle
Buruk gecelerim İstanbul
Karanlıklarında ümitleri
Aydınlıklarında üniversitelileri
Kaldırımlarında
İşsizliğim İstanbul!
Aşk
Ayrılık
İmkansızlık
Vazgeçilmezimsin İstanbul.
1999
( bu yazdığımı şimdi beğenmiyorum ama yazmışım işte be yaaa, duygusu güzel )