Genelde yolda bakar kör gibi yürürüm, hiçbir tanıdığı,
eşi, dostu, herhangi ilginç olabilecek şeyi görmem. Zihnim ulaşacağım şeye odaklı
olduğu için o esnada tesadüfen karşıma çıkarsan, suratının ortasına baktığım
halde yanından geçip gidiyorsam anla ki seni görmemişimdir. Beni tanıyan kişiyi farketmem için burnumun
dibine kadar sokulup, bana el sallaması gerekiyor.
Yani hayatımın yüzde 90’lık bir kısmında dünyaya böyle
baktım. Bu bir bakıma ilişkilerime de yansıdı denebilir. Bugüne kadar
ilgilendiğim ya da hoşlandığım insanların ilgi alanına girmek için hiçbir çabam
olmadı ( hoş buna ihtiyacımda yok ). Niye böyle bir çabaya giresin, doğal
seçilim diye bir şey var, aynı enerjiye sahip o güzelim insanlarla ben
birbirimizi buluyoruz, sonuçlar gayet güzel oluyor. Buna karşın hayatıma zorla girmek
isteyen çok insan oldu. Bu güzel bir şey tabi ama sonrası benim için hiç
keyifli olmuyor. Zamanla ben bu insanlar için, sevgisini, sıkıntısını
problemini paylaşırken kendisini usulca dinleyiveren bir insan kaynağı durumuna
düşüyorum. Hayatıma girip, sevgimi
sömürüp, borç para isteyebileceği, özel eşyalarıma dadanacabileceği, gelip
evimi, soframı, enerjimi, gülüşümü, iyi niyetimi kullanabileceği bir sıçrama
tahtası yapıyor beni. Evet Hayatıma zorrrla dahil olanları kastediyorum, onları
fark etmediğim halleriyle kalbimi kazanmak için karşımda parendeler atanları,
bencillik, huysuzluk ve kabalıkları en doğal hakkı sananları…
Tamam kabul ben bir müzmin sevgi kelebeğiyim. ( Müzmin
kelime anlamı; “uzun zamandan beri süren” anlamına geliyormuş. Genelde olumsuz
bir kullanımı var ama sevgi gibi güzel bir kelimeyle yan yana fena durmuyor. )
Ama bu ruh emicilere bir çift lafım var buradan; Ehhh! Yeter beh! Ben sizin stres
topunuz, ego törpünüz müyüm canım! Bi düşün gidin yakamdan, yapışkan şeyler!
Üzerinize kocaman bir çizik attım, artık yoksunuz benim hayatımda. Hıh…